İrfan olamaz mektebe varmakla ol mekseb
Hacı mı olur Mekke’ye taş taşıyan merkeb
Esrâr-ı Hüdâ gün gibi şâyestedir ammâ
Zâhid göremez şeb-pâre şeklinde olur heb
“Görene-Görene ! - Köre ne-Köre ne !
Allah bir görene”
(İrfan mektebe gitmekle kazanılmaz
Mekke’ye taş taşıyan merkeb hacı mı olur?
Allah’ın sırları gün gibi açıktır ama
Zahid onu göremez, çünkü yarasa gibidir
“Görene-Görene ! - Köre ne-Köre ne !
Allah bir görene”)
Hakkın yazamaz râzını ger halk ola kâtib
Bir kağıt olur kilke şecer bahri mürekkeb
Kenzî ezeli “ men aref” esrârın alanlar
Fark ehline cem’den bilinir millet ü mezheb
“Görene-Görene ! - Köre ne-Köre ne!
Allah bir görene”
(Hakk’ın sırlarını bütün yaratılmışlar katip olsa yazamaz
Ağaçlar kalem, denizler mürekkep olsa yetişemez
Ezel hazinelerinden “kendini bil” sırrını alanlar
Farklılık görenlere millet ve mezhep birlikten bilinir
“Görene-Görene ! - Köre ne-Köre ne!
Allah bir görene”)